3 Mart 2021 Çarşamba

Dileğim Gerçek Oldu Peki Şimdi?


 


Büyük bir ev, lüks bir araba, daha iyi bir iş, çocuk, evlilik, harika bir vücut... hayalini kurup iç geçirdiğimiz dileklerimiz. Neden isteriz bunları? Nedeni basit bu dileklerimiz gerçekleşince şu an olduğumuzdan daha mutlu olacağımızı düşünürüz de ondan. Şunu demiş oluyoruz, şu an mutlu değilim bu isteğim gerçek olunca mutlu olacağım. Peki bu hisle hareket eden biri sizce dileği gerçek olunca gerçekten mutlu olur mu? Günümüz dünyasında her şeyin daha fazlası olduğuna göre istediğimizi elde ettikten kısa bir süre sonra daha fazlasını, daha büyüğünü arzulamaya başlamamız muhtemel. Tatmini dışarda evlerde, ilişkilerde aramak bu. Oysa birçok araştırmayla kanıtlanmış bir gerçek var artık. Mutluluk dışarıdan içeriye değil, içeriden dışarıya doğru akıyor. Yani iyi bir ilişkimiz olunca mutlu olmuyoruz, biz kendimiz kendimizle mutlu olunca, iç mutluluğa sahipsek iyi bir ilişkiyi kendimize çekiyoruz. 


Yani eğer şimdi, koşullar ne olursa olsun mutluysak, mutluluğu ve iyiliği de kendimize çekiyoruz. Buna çekim yasası deniyor. Ne düşünürsek o oluyoruz. Olumlu düşünceler düşünürsek başımıza iyi şeyler geliyor. Kötü hisler içindeysek daha fazla olumsuzluğu kendimize çekiyoruz. Çok klişe de olsa öyle gerçek ki bu dediğim. Bir örnekle anlatayım. Çok rastlanan bir durum. Kişi bir kötü ilişkiden bir diğerine savrulur. Birlikte olduğu kişiden şikayet eder. Onu bırakır. Sonra başka bir ilişkiye başlar. Fakat mutsuzluğu devam eder. Veya bekardır, bir ilişkinin onu mutlu kılacağını düşünür. İstediği olur fakat yine mutsuzdur. Oysa bir kişi ilişkisi yokken mutsuz olunca ilişkisi olunca mutlu olamaz. Çekim yasası böyle çalışmaz. Tek başına mutlusundur, yeni bir ilişkiye başlarsın, mutluluk halin devam eder. Mutsuz bir insanı bir ev ya da bir ilişki veya yeni bir araba mutlu edemez. Uzun vadeli mutluluk böyle elde edilemez. Mutluysan o ev olmadan da o ilişki olmadan da o bebek olmadan da mutlusundur zaten. Mutluluğun dışarıdan bir etkene bağlıysa bunun uzun vadeli olması düşünülebilir mi? Sürekli kaygılandığımız bir konuda olumlu bir sonuç elde etmeyiz genelde. Oysa ne zaman bir konuda kaygılanmayı bırakıp olayı kontrol etme içgüdümüzden kurtuluruz, dileğimizin gerçekleştiğini farkederiz. 



Bilinen bir hikayeyle bitirelim bu yazıyı..


Kurtların Savaşı


İhtiyar bir kızılderili torunu ile kamp ateşi kenarında oturuyormuş. Hava kararmış ve odunlar çıtırdarken kıvılcımlar göğe doğru yükseliyormuş. Bir süre sessizce oturduktan sonra ihtiyar Kızılderili konuşmaya başlamış, “Bazen kendimi nasıl hissediyorum biliyor musun? Sanki kalbimde iki kurt arasında bir savaş varmış gibi. Kurtlardan biri kalbinden yara almış; içi kızgınlık, kıskançlık, kaygı, hırs, kendine acıma, yalan, kibir ve bencillik ile dolu. Diğeri ise yumuşak ve içi sevgi, neşe, barış, umut, dinginlik, iyilik, merhamet, yardımseverlik, şükran, güven ve gerçek ile dolu.

Torunu sormuş: “Bu kurtlardan hangisi kazanıyor?

Büyükbaba yanıt vermiş: “Beslediğiniz...”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder