11 Mart 2017 Cumartesi

Ruya ile Baglanma Hikayemiz (uyutma, emzirme vs.)

             
            Bence emzirme, uyutma, emzik kullanımı gibi önemli konulara girmeden önce 1969'da John Bowlby tarafından kavramsallaştırılmış "bağlanma kuramı"nın ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. Ben de yüksek lisansım sırasında Süha Oğuzertem hocam ile konuşurken Bowlby'den haberdar olmuştum. Fakat bağlanmayı anne olunca birebir yaşadığım için bu konuda daha fazla okumaya başladım. Kendi deneyimime gecmeden once "guvenli baglanma"dan bahsetmek faydali olacak.
            "Güvenli bağlanma çocuğun güven içinde kendini bir duygusal yakınına bırakabilmesidir. Bütün çocuklar doğduklarında annelerine bağlıdırlar. Doğumdan sonraki ilk iki yıl çocuk annesini kendisinin bir devamı olarak görür ve annesini her an yanında ister. Çocuk ilk iki yıl annesine ne kadar kolay ulaşırsa kendini o kadar emniyette hisseder, ne kadar emniyette hissederse de iki yaşından itibaren sağlıklı bir ayrılma sürecine girer."
            Esas önemli nokta ise, "Bu ilk iki yıl anne de bebeğine bağlanmalıdır. Yani bağlanma çift yönlü olmalıdır. Çocuk annesine doyamazsa ona bağımlı hale gelir.Bu nedenle, ilk iki yıl çocuğun ihtiyaçları karşılanmalı ve ihtiyaçlarını karşılayan anne de sadece fiziken değil ruhsal olarak da çocuğu ile birlikte olmalı. Yenidoğan bir bebeğin sebepsiz ağlamalarının, derin uykuya geçememesinin, sıçrayarak uykudan uyanmasının, gece korkularının ve emmeyi reddetmesinin altında bağlanma problemleri yatar. Yine çocukların karşı gelmelerinin, tutturmalarının, söz dinlememelerinin temelinde ebeveyninden yeterince karşılık bulamaması yatar." Bu yazdıklarımı Adem Güneş'in Güvenli Bağlanma adlı kitabından alıntılıyorum.
            Bağlanmanın temeli, anne ile yatmadır. Adem Güneş de, birçok başka pedagog gibi annenin bebeği ile yatmasını öneriyor.  "Anne ile yatan bebekler güven duygusuna sahip olurlar. Anne ile bebek arasındaki tensel temas bebeğe emniyet hissi verir. Yenidoğan bir bebek doğumla anneden fiziken ayrılmış olsa da, ruhen ayrılmamıştır. Bebeği ile birlikte uyuyan ve onu emziren anne daha fazla uyuyabilir. Bu yüzden, ertesi güne daha zinde başlar. Annelerin oksitosin düzeylerinde de artış olması nedeniyle süt miktarı artar. Yine hem annenin hem de bebeğin stres hormonu ayrı uyuyanlara göre daha düşük seviyede olur. Annesi ile birlikte yatan bebekler daha mutludur ve büyüme hormonları daha yüksek düzeydedir. Emzirme dönemi bittikten sonra, çocuğu önce aynı odada anneden biraz uzağa, daha sonra ayrı odada yatırmak çocuğun güvenli bağlanma sürecini güvenli ayrılma ile tamamlamasını sağlar. Geçmişte, annenin bebeğini altı ay emzirmesi ve ayrı yatması öneriliyordu. Bu önerinin temel kaynağı, sanayileşme sonucu işgücü gerekliliği nedeniyle annenin bir an önce çalışma hayatına geri dönmesini sağlamaktı.
            Emme refleksi bebeğin annesine bağlanmasında önemli bir etkendir. Bebek emzirme esnasında annesini kendisine bırakmasını ister. Annenin huzurla bebeğini emzirmesi anne ile bebek arasındaki bağı kuvvetlendirir. Emme refleksi yirmidördüncü ayın sonunda biter. Bu nedenle bebeklerin iki yaşına kadar emzirilmesi önerilmektedir. Böyle diyor Adem Güneş kitabında. Bence bu kitap her anne baba adayının mutlaka okuması gereken bir eser. Şimdi gelelim benim bebeğimle deneyimime.

            Bir hafta sonra Rüya 15 aylık olacak ve hala onu emziriyorum. İlk altı ay yalnızca anne sütü ile beslendi ve hiç mama almadı. Rüya doğmadan gittiğim uyku seminerinde, bebeğin kendi kendine uyumasının çok önemli olduğunu, 3 veya 6 aylıktan itibaren kendi odasında yatması gerektiğini dinleyip "ya evet kesinlikle böyle yapacağım" demiştim kendi kendime. Herkese de anlatıyordum bu öğrendiklerimi.
            Uyumayan ve anne babasının hayatını kabusa çeviren bebeklerin hikayelerini dinlerken bir arkadaşım Amerikalı eski bir hemşire olan Tracy Hogg'un kitaplarını tavsiye etti. Hemen alıp okudum bu kitabı. Arkadaşımın evliliği uyumayan bebekleri yüzünden tehlikeye girmişti. Kitapta uyku düzeni hakkında yazılanları uygulayarak kendilerine gelmişler. Tracy Hogg bebeğin kesinlikle ayrı yatakta yatması gerektiğini ve uyumayan çocuklar içinde "yatır kaldır" taktiğini öneriyordu.
            Ayrıca Hogg ne yapın edin bebeği memede uyutmayın diyordu. "Easy" diyordu yarattığı metoda. Birinci adım yani E: eat(yeme), A: aktivite, S: sleep (uyku) ve Y'de mutlu son:your time (senin zamanın)dı. Bu metod kafama yatmıştı ve Rüya 8 aylık olana kadar onu memede uyutmadım. Emzirdikten sonra hep onunla konuşarak veya onu babaanne veya anneannesine vererek dikkatinin dağılmasını sağladım. Hogg'un dediği gibi onu bu küçük aktivite zamanından sonra uyuttum. Onu uyutmak istediğimde onu beşiğine koyup emziğini verip ona ninni söylüyordum. Emzik kullanmayı da yine Tracy Hogg öneriyordu. Hayatınızı kolaylaştırır yazıyordu Hogg. Gerçekten de annenin hayatını kolaylaştırıyor ve Rüya dokuz aylıkken kendi kendine attı emziği.
                               
            Rüya beş aylık olunca ise tüm bu okuduklarımın tersini yapmaya başladım. Beş aylık kontrolü için gittiğimiz doktoru Rüya'nın son bir ayda çok az kilo aldığını mamaya başlamamız gerektiğini söyledi. Rüya'ya mama önerirken benim sütümüm azalıp kesilmemesi için hiçbir şey önermedi bana. Mantıklı gelmedi söyledikleri. Anne sütünün tek faydası çocuğa kilo aldırmak yani fiziksel ihtiyaç değildi ki, ruhsal olarak da besleniyordu bebek anne memesinden. Bir kere kokumu koklamak, tenime dokunmak rahatlatıyordu bebeğimi. Ayrıca emzirmek bana da çok iyi geliyordu. Bebek büyütmenin, her an onun ihtiyaçlarına koşmanın getirdiği stresi emzirerek atıyordum üzerimden. Emzirirken de vücut oksitosin denilen mutluluk hormonunu salgılıyormuş meğer. Ve güvenli bağlanmada çok önemliydi emzirmek. O bana bağlanırken emzirirken ben de ona bağlanıyordum. Aşk yaşıyorduk resmen.
            Kısaca ben mamaya başlamak istemiyordum. Hemen onu başka bir doktora götürdüm. Yeni doktorumuz 5 aylık bir bebek az kilo aldıysa mamaya başlanmayacağını ek gıdaya başlamamızı tavsiye etti bize. Bu kafama yatmıştı. Biz de böylece Rüya'ya ek gıda vermeye başladık. Tabii tamamen tecrübesiz ben, 5 aylık bir bebeğin hapur hupur o havuçları, patatesleri yemediğini görünce hayal kırıklığı yaşıyor, stres yapıyordum. Bir de bu "az kilo almış laf"ı hep kafamın arkasındaydı, üzülüyordum. Yazın annem de yazlığa gidince evde tek başıma Rüya'yı memede uyutmaya başladım. Çok kolaydı böyle uyuması ayrıca uykuluyken hiç emmediği kadar çok emiyordu. Sonra Adem Güneş'in yukarıda yazdıklarını da okuyunca Rüya ile birlikte uyumaya başladık. Aynı Güneş'in dediği gibi daha az yoruluyordum böylece geceleri.
            Rüya ile güvenli bağlandığımızı düşünüyorum. İlk iki yıl bebekler ağlar ağlamaz teselli edilmelerinin gerektiğini düşünüyorum. Rüya'ya hep dokunuyorum, onu kucaklıyorum, özellikle memede uyuturken tüm vücuduna masaj yapar gibi ovuyorum kollarını, bacaklarını, gövdesini. O da bunu çok seviyor.

            Artık Rüya gündüzleri tek uyku uyuyor. Süreleri değişiyor uykularının ama doğduğundan beri gece uykuları hep iyi oldu. Emmek dışında hiç uyanmıyor. Ama geceleri bazen 2 bazen 4, 5 kez emmek için uyanıyor. Birlikte yattığımız için ve gündüz de evde onunla olduğum için bu durumu çok takmıyorum. İki yaşına geldiğinde, umarım güvenli ayrılmamız da gerçekleşecek. 

2 yorum:

  1. Rüya ile ayrilma surecinizi de okumak isterdim..

    YanıtlaSil
  2. Casino Slots | TrickToAction
    This site 사설 토토 uses cookies and analytics to improve your site experience. 베트맨 토토 넷마블 By continuing to use this site, you agree to our 프랑스 리그1 순위 use 화이트 벳 of cookies. Learn more. Sign up. 토토 사이트 소스 샤오 미

    YanıtlaSil