10 Ocak 2017 Salı

Doğum Hikayem



Normal doğumla doğan bebekler doğum zamanlarını kendileri belirler diye okumuştum bir yerlerde. Ve eğer olur da bir gün bir bebeğim olursa normal doğum yaparım kesinlikle diye düşünmüştüm geçmişte. Benim bebeğim belirleyecekti dünyaya gelme zamanını. 2015 nisan ayının 16sında hamile olduğumu öğrendim. Eşim ve ben mutluluktan havalara uçuyorduk çünkü bir yılı aşkın bir süredir çocuğumuz olsun istiyorduk. Hamile kalır kalmaz elbette normal doğum yapacağım dedim yine kendi kendime. Hamileliğim boyunca bu konuda kararlı olduğumu duyan çoğu arkadaşım kesin konuşmamam gerektiğini, ne olacağının doğum anında belli olacağını tembihliyorlardı bana. Oysa normal doğum yapabilmek için kararlı olmak gerekiyordu. "Bakalım göreceğiz ya sezeryan ya normal doğum yapacağım, şartlar belirleyecek" diyenler genelde hep sezeryan oluyorlardı. Sonra gelsin uzun süren anestezi etkisi, emzirme sorunları, dikişlerin acısı vesaire. 


Verilen doğum tarihi 21 Aralık'tı. Kızkardeşim ve ben verilen doğum tarihimizden geç doğduğumuz için ben kızımın hep geç doğacağını düşünmüştüm. 2016'nın başında bekliyordum kızımı. Oysa 39. haftamız dolar dolmaz gelecekmiş benim bir tanem. 37. hafta dolunca eşimle rahatlamıştık. O haftadan sonra doğsa bile bebeğimiz prematüre sayılmayacaktı artık. Doktora giderken ikimizin de içi mutlulukla doluyordu çünkü ultrasonla da olsa kızımızı görüyorduk. İçimden doğum doktorları ne kadar şanslı diye düşünüyordum. Kimse doktora giderken bu kadar mutlu olmuyordu herhalde.

15 Aralık sabahı yani hamileliğimde 39. Haftanın dolmasından bir gün sonra sabah 6da regl sancısına benzer bir sancıyla uyandım. Acı falan hissetmiyordum ama bir farklılık vardı bu sefer vücudumda. Meğersem kızım kapıyı çalmaya başlamış. Ama yalancı sancı diye bir olgu da olduğu için kafamda, bunların doğum sancısı olup olmadığını bilemiyordum. Eşim belki de bugün yarın doğar diye sevinmeye başladı. Fakat sancılar çok kuvvetli değildi. Eğer şiddetlenirse haberleşiriz dedik ve o işe gitti. Ben kuvvetli bir kahvaltı ettim. Doğum uzun sürerse aç kalmaktan korkuyordum.  Normal doğum yapmış bir arkadaşım doğumunun çok uzun sürdüğünü ve son saatlerde artık açlıktan enerjisinin kalmadığını söylediğini hatırlıyordum hep. Ne olur ne olmaz ev düzenli kalsın diye normalde elimde yıkayacağım önceki geceden kalma kirli tencereleri bulaşık makinesine koydum. Altı ay önce doğum yapmış bir arkadaşımı aradım. Hissettiklerimin yalancı sancı olabileceğinden şüpheleniyordum. Arkadaşımın hamileliğinin 36. Haftasında bir sancıyla hastaneye gittiklerini sonra geri döndüklerini biliyordum. Kimse tam emin olamıyordu hissettiklerimin doğum sancısı olup olmadığına. Doktorumu aramaya karar verdim. Sabahtan beri hamileliğim boyunca olandan farklı sancılar hissettiğimi söyleyince, doktorum neşeyle belki de bu akşam doğurursun dedi. Başıma geleceklerin nasıl olacağını bilmediğimden ben doktorum kadar neşeli değildim. Gergin bir ses tonuyla kapadım telefonu tekrar haberleşiriz diyerek. Esas sancılar saat 15:00de başladı. Aynı doğum seminerlerinde dedikleri gibi dalgalar şeklinde vurmaya başladı sancılar. Kuvvetliydiler. Doğum sancısı olduklarına inanmaya başlamıştım artık. Evet doğum başlamıştı. Küçük kızım doğum kanalında ilerlemeye çalışıyordu. Benim de ona elimden geldiğince yardım etmem gerekiyordu. O aşamadan sonra bebeğimin doğum kanalından geçmesi için sürekli televizyondaki belgesellerde gösterilen açılan çiçek görsellerini düşünmeye başladım. Her sancı geldiğinde o açılan rengarenk çiçekleri düşünüyordum. Bir süre sonra sancılar gelince kendimi halıya dört ayak üstünde atmaya başladım. Sanki bu şekilde sancıları daha iyi karşılayabiliyordum. Yatak odamızda loş bir ortam yarattım ve bilgisayarda 3 saat süren relaxation music diye bir video açtım. Eşimle telefonda konuştuk ve hala %100 emin olamadığımız için keşke annenle hastaneye gitseniz dedi bana kontrole. Ben de anneme kesinlikle haber vermeyeceğimi, hastaneye de gitmek istemediğimi söyledim. Hastaneye gerektiğinden erken giden kadınlardan olmak istemiyordum. Eşim bir toplantısı olduğunu söyledi ve saat 8 gibi eve gelince hastaneye gideriz dedi. İki dakika sonra arayıp eve geleceğini söyledi hemen. Sonradan konuştuk, meğersem içinden karım doğuruyor ben ne toplantısı düşünüyorum demiş. Saat 5 gibi eşim eve geldi. Onun anahtar sesini duyunca hemen ağlamaya başladım çünkü artık sancılar epey zorluyordu beni. O daha önce konuştuğumuz gibi hiç panik yapmıyordu. Hatta sevinçli bir hali vardı bebeğimize kavuşacağımız için. Benim normal doğum yapacağıma inanıyordu. Doktorum da aynı şeyi söylemişti. "Normal doğum zordur ama senin yapabileceğini düşünüyorum." 


Eşime güzelce karnını doyurmasını söyledim. Ben tek başıma sancıları daha güzel karrşıladığımı düşünüyordum. Kimsenin beni o halimde görmesini istemiyordum açıkçası. Ne annemlere ne kayınvaldemlere haber vermemekle ne kadar iyi bir karar verdiğimi anladım. Yatak odamızda bazen kendimi yere dört ayak pozisyonuna atarak bazen koltukta sancıları karşılamaya başladım. Doğum seminerlerinde dedikleri gibi olumsuz şeyler yerine, sancıların tüm zorluğuna rağmen hep olumlu şeyler düşünmeye çalıştım. "Bebeğime kavuşmama çok az kaldı" "bebeğim şimdi doğum kanalında ilerlemeye çalışıyor, benim de ona elimden geldiğince yardım etmem gerekli" "bir çiçek gibi açılıyorum" Sanırım kendi kendime en çok söylediğim şey buydu "bir çiçek gibi açılıyorum" aslında şimdi düşünüyorum da, bence bu söz doğumhanelerin en görülen yerine büyük harflerle yazılmalı. "şimdi bir çiçek gibi açılıyorsun" "bebeğine doğum kanalında ilerlemesi için yardımcı ol" ve belki de her yerde açılan çiçek videoları olmalı çünkü gerçekten bence eğer problemli bir durum yoksa doğumu biz anneler kendi kendimize yapıyoruz. En büyük yardımcımız kendimiz.

  

Doktorumun dediği gibi hastaneye erken gitmek istemiyordum çünkü açılma çok azken hastaneye gidilirse, hastane ortamının stresinden olumsuz etkilenebileceğimi düşünüyordum. Sonuçta kendi yatak odan, evin gibi mahrem bir alan o ilk doğum sancılarını çekmek için en ideal ortam. Yanımda eşimden başka kimsenin olmaması da verdiğim en iyi kararlardan biriydi. Saat 8 gibi hastaneye geldik. Hemşire doktorun onlara haber verdiğini beni çok daha önce beklediklerini söyledi. Soyunmamı ve açılmama bakacaklarını söyledi hemşire. Ama önce beni Nst aletine bağlayacaklarını söyledi. Ben de sırt üstü yatmak istemediğimi o şekilde sancıları karşılayamadığımı, yatakta dört ayak pozisyonunda nst ye bağlanmak istediğimi söyledim. Bunun üzerine hemşire beni nst ye bağlamaktan vazgeçti ve parmaklarıyla açılmama baktı, ben doğum taburesinde otururken. Doğum taburesini de kendim istedim. Pilates topuna oturmayı planlıyordum ama hiç iyi gelmedi bana. Daha önce doğumhaneyi gezdiğim ve doğum taburesini gördüğüm için ben istedim o tabureyi ve son yarım saate kadar hep o doğum taburesindeydim diyebilirim. Yalnızca doğuracağım zaman yatağa çıktım. Hemşire açılma 5cm deyince ben de eşimde çok mutlu olduk. Daha sonra hemşire lavman yapacağını söyledi. Doğumdan önce lavman yaptırmam diye düşündüysem de, sabahtan beri ishale benzer bir durumum olduğu için lavman yaptırmamayı bir an bile düşünmedim çünkü bu sefer stresten doğum falan yapamazdım. Tatsız bir lavman sürecinden sonra ne kadar süre geçti bilmiyorum ama hemşire geldi açılma 6cm, yine geldi açılma 7cm dedi. Bu arada lavmandan hemen sonra epidural isteyip istemediğimi sordu hemşire. Ben önceden istemiyordum ama sanırım şimdi istiyorum dedim. Eşim yanıma gelip Elif epiduralsiz deneyelim mi dedi. Ben biraz tereddüt ettim ama o bana destek olunca tamam istemiyorum dedim. O cesaret vermeseydi kesinlikle epidural yaptırırdım. Ama şimdi iyi ki de beni cesaretlendirmiş diyorum. Yoksa doğumda ne kadar kuvvetli olabileceğimi hiç bilemeyecektim. Eşime izlettiğim doğum sırasında eşlerin görevleri videoları kesinlikle işe yaramıştı! Açılma 7cm olunca beni sancı odasından doğumhaneye aldılar. Sancılar sıklaştığı için zar zor yürüdüm kısa koridoru ve o sırada suyum geldi ve kustum. Suyum öyle foş diye değil taksit taksit geldiği için en başta ne olduğunu anlayamadım da. Doğumhanede açılma 8 cm olunca doktoruma haber verildi. Ama doktor bir türlü gelmek bilmedi veya bana öyle geldi. Bu sırada hemşire yine açılmaya bakmaya gelince bana doğum taburesinden yatağa geçmemi söyledi ama ben geçmek istemediğimi söyledim. Dedikleri gibi pilates topu falan değil, doğum taburesi benim can kurtaranım oldu. Ondan kalkmak istemedim hiç. Ben öyle deyince hemşire yoksa doğum taburesinde mi doğurmak istiyorsun deyince beni bir panik aldı. Doğum anında yanınızda bulunan insanlar o yüzden çok çok önemli ve bilgili bir doula can kurtarıcı olabilir çünkü herşeyden normalden 1000 kat fazla etkileniyorsunuz, hemşire öyle deyince ben doktorum gelmedi ve ben doğuruyorum diye düşünmeye başladım ve bu sefer kendi kendime açılma olmasın şimdilik açılma olmasın şimdilik diye telkinlere başladım. Doktor bir türlü gelemedi gibi geldi bana. Eşim doktoru bu sırada tekrar tekrar arıyormuş. Bir yandan da belimin arkasından bana masaj yapıyordu. Daha sonra konuşunca 90 dakika futbol oynamış kadar yorulduğunu anlatacaktı bana. En sonunda doktorum Baha bey geldi ve açılmaya baktı ve açılma 9cm değil 8 cm dedi. Sancılar dışında ebe ve doktorum açılmaya bakarken de canım yanıyordu ama savaşçı ruhum tüm bunlarla başetmeye devam ediyordu. Biz yine beklemeye başladık. Bende dalga dalga vuran sancılar dışında bir de büyük tuvaletimi yapacakmışım gibi bir his. Hemşire lavman olduğu için öyle bir şeyin olmadığını bebeğin baskı yaptığını söyledi. Doktorum ise istersem tuvalete gidebileceğimi söyledi, çünkü ben tuvalete gitmekten çekiniyordum nedense. İyi ki de öyle demiş, çünkü benim ishal olma durumum devam ediyormuş. Tuvaletten çıkınca rahatlamıştım. Ama doğum anının da yaklaştığını bildiğim için yine stresliydim bu ishal durumundan. Saat 22:30 olmuştu bu arada. Biz hem annemlere hem kayınvaldemlere bu sırada haber verdik. Sancılar geldikçe ben yine kendimi yere doğru atıyordum. O sırada herşey benim beynimde idi bence. Sancılara dayanabiliyorsam hep kendi kendime verdiğim telkinlerleydi. Ve o an hiç kimseyi görmek istemiyordum. Doktorla eşimle hemşirelerle hepsiyle kavga edesim vardı. Bana yaklaşmayın diye düşünüyordum içimden. Bana gelmişlerdi ve yapacaksam bunu tek başıma yapacaktım. Açılma bu sırada 10cm'e yaklaşmıştı fakat doktorum gidip gelip ıkınma hissi var mı ıkınma hissi var mı diyordu. Ve bende hiç ıkınma hissi yoktu. Bir süre sonra doktorum gelip Elif farkındaysan doğum durdu şu an dedi. Ve hemşirelere 5e5i hazırlayın gibi bir şey söyledi. Ben o ne deyince suni sancı dedi. Ben o çok acıtıyormuş diyebildim ancak. Ama doğumun da gerçekleşmesini istiyordum artık. Enerjim azalıyordu. İlk defa o zaman nst ye bağlandım. Damardan suni sancı verildi hemen. Canım öyle yandı ki tüm o serum aletlerini kopartıp kendimi yere atmayı bir an için düşünsem de bunun doğumu zorlaştıracağını, geciktireceğini düşünüp bu fikrimden vazgeçtim. İnsan saniyeler içinde neler neler düşünüyor. Bu sırada ne olur yapmayın ne olur yapmayın diye bağırıyordum. Sonra bir anda doktor saçlarını görüyorum dedi. Ben de doktora yalan söylüyorsunuz bizim bebeğimiz saçsız olacak dedim. Çünkü  ben de eşim de saçsız doğmuştuk ve o an gerçekten doktorun bana teselli olsun diye böyle dediğini düşünmüştüm. Sonra bir baktım ki odaya giren iki hemşirenin de üzerinde yatttığım çatalın ortasına baktıkça yüzleri gülüyor. İşte o zaman anladım bir tanemin artık çıkmaya çok yakın olduğunu. Ben de gülümsemeye başladım. Ikınma hissi hala olmadığı için siz bana söyleyin nerde ıkınmam gerektiğini dedim doktoruma. Baha bey his gelince ıkın yoksa zorla ıkınma diyordu ben artık panikten mi bilmiyorum ıkınma için kesinlikle bir rehberliğe ihtiyaç duyuyordum. Sonra doktorum şimdi dur dedi ve makasların olduğu masanın örtüsünü açtı. Orada kesinlike doğum seminerlerinde öğrendiğim gibi ben epizyo istemiyorum gibi bir şey aklımdan bile geçmedi çünkü bir an önce artık doğumun olmasını istiyordum ve kesin ne kadar kesicekseniz kesin ve doğum bitsin diye düşünüyordum. Zaten doktor uyuşturucu iğneyi yapınca hiçbirşey hissetmez oldum. Ve plop diye bir sesin ardından bebeğimi karnımın üstüne koydu doktorum. İşte o an tüm klişeliğine rağmen o söz gerçek oldu ve çektiğim tüm acılar geride kaldı ve büyük bir mutluluk kapladı her yerimi, her hücremi. Şimdi bebeğim, Rüya'm, canım kızım 7,5 aylık ve ben o anın mutluluğunun etkisindeyim hala. Bir tanem o güzel gözleriyle bana baktı ilk defa karnımın üstünden. Ben tereddütle emzireyim mi dedim. Doktorum iyi olur dedi. Biraz denedim fakat heyecandan beceremedim, bebeğimi çıplak göğsüme de yatıramadım ama ellerimi bir an bile vücudunun üzerinden çekmedim. Doktor bizi bağlayan kordonu keserken ve sonra hemşire onu yandaki masaya aldığında ellerim hep vücudundaydı. Çok mutluyum çok mutluyum diyordum herkese. Bu doğum nasıl bir mucizeydi ki, 30 saniye önce çevremdeki herkesi yıkıp geçmek isteyen ben şimdi herkese sarılıp dünya harika bir yer ve benim bir kızım oldu diye bağırmak istiyordum. Eşim ve benim hayatımızın tartışmasız en güzel günüydü. Sırf o an için bir kaç çocuk daha yapmak isterim. Normal doğumda yaşanan mutluluk bence sezeryan doğumlardan kat ve kat fazla ve ben bu maceraya giriştiğim için çok mutluyum. Bir gün boyunca sabahtan gece kızım 12yi 20 geçe, doğana kadar vücudumla ve bebeğimle tam bir iletişim halinde bu doğumu ben gerçekleştirdim ve kendimle gurur duyuyorum. O yüzden en başta kendi kendime teşekkür ediyorum :-)) Sonra beni yüreklendiren, doğumun her saniyesini tüm iniş ve çıkışlarıyla benimle an an yaşayan canım eşime, beni ve diğer tüm hastalarını normal doğuma teşvik eden sevgili doktorum Baha Celal Doğan'a, Kadıköy Acıbadem Hastanesi'nin sevgili doğum hemşirelerine, seminerlerine katıldığım doula Esra Erkut'a teşekkür ediyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder